
İklim değişikliği sebebi ile tehlikeye giren tarım sektörü, diğer bir yandan ise AB’nin uyguladığı bürokratik yaptırımlar ile mücadele ediyor. Avrupalı çiftçilerin üzerinde bulunan idari yükümlülükler, AB’nin “Tarladan Sofraya” stratejisini de zora sokmuş durumda.
30 Mayıs 2024 tarihi ile AB Tarım Komisyon, öngörülemeyen ve aşırı hava olayları durumunda AB tarım sektörü için mücbir sebeplerin ve istisnai durumların kullanımını açıklayan bir Tebliği kabul etti. Komisyon, bu kavramın hukuki yorumunu açıklığa kavuşturarak, etkilenen çiftçilere Ortak Tarım Politikası (CAP) ödemeleri konusunda kesinlik sağlamayı ve aynı zamanda ulusal idareler tarafından Birlik genelinde tek tip bir uygulamanın sağlanmasını amaçlamakta. Bu Tebliğ, AB çiftçilerinin idari yükünün azaltılmasına yönelik paketin de bir parçasını oluşturmakta.
“Mücbir sebep kavramı, kendi kontrolleri dışındaki istisnai ve öngörülemeyen olaylar (şiddetli kuraklık veya sel gibi) nedeniyle CAP gerekliliklerinin tamamını yerine getiremeyen çiftçilerin CAP desteğini kaybetmemelerine olanak sağlar. Bu kavramın uygulanmasına Üye Devletler tarafından ilgili kanıtlara dayanarak ve Birlik tarım kanunları ışığında karar verilir.”
CAP ödemeleriyle bağlantılı yükümlülüklere (koşulluluklar veya eko-programlardaki önlemler gibi) sıkı bir şekilde uyulması konusunda bir istisna teşkil ettiğinden, bu karar normalde kısıtlayıcı bir şekilde, genellikle vaka bazında veya çiftlik bazında uygulanır. Bugünkü Tebliğde, mücbir sebeplerin şiddetli ve öngörülemeyen doğal afetlerden veya meteorolojik olaylardan etkilenen, sınırlandırılmış bir alanda çalışan tüm çiftçiler için geçerli olabileceği açıklığa kavuşturulmuştur. Bu, etkilenen bölgede bulunan çiftçilerin bireysel talepleri doldurmalarına veya mücbir sebep koşullarının yerine getirildiğine dair kanıt sunmalarına gerek kalmayacağı anlamına geliyor. Bu genişletilmiş uygulama kapsamı, çiftçilerin ve ulusal yetkililerin üzerindeki idari yükü azaltacak ve böylece Üye Devletlerin hızlı bir şekilde yanıt vermesini kolaylaştıracaktır.
Arka Plan..
Avrupa Komisyonu, bu yılın başlarında çiftçiler ve Üye Devletler tarafından dile getirilen endişeleri yakından dinledi ve dile getirilen sorunları çözmek için somut eylemler gerçekleştirmek üzere hızlı bir şekilde çalışmaya başladı.
22 Şubat’ta Komisyon, AB çiftçilerinin idari yükünü kalıcı bir şekilde azaltmak amacıyla basitleştirmeye yönelik ilk eylemlerini sunmuştu. 15 Mart’ta, Konsey ve Avrupa Parlamentosu tarafından başarıyla onaylandıktan sonra 25 Mayıs’ta yürürlüğe giren Ortak Tarım Politikasının Hedefli İncelemesine ilişkin öneri; “Üye Devletler, çiftçilerin idari yükünün sınırlı ve orantılı tutulmasında önemli bir rol oynamaktadır. Başarılı bir sadeleştirme çalışması ulusal idareler ve çiftçilerle yakın iş birliği içinde gerçekleştirilmelidir.” şeklinde yer aldı.
Diğer bir yandan AB Tarım Komisyonu Üyesi Janusz Wojciechowski, konuyla ilgili açıklamasında; “Çiftçilerin daha az bürokrasi ve daha fazla esneklik konusundaki endişelerini gidermek için çok çalışıyoruz. Çiftçilik, iklim değişikliğine ve sonuçlarına en çok maruz kalan mesleklerden biridir. Öngörülemeyen aşırı iklim olayları nedeniyle çiftçiler uğruna çalıştıkları her şeyi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Bugünkü açıklamamız, tüm olağan yükümlülüklerini yerine getiremeseler bile CAP ödemelerini alabileceklerine dair kesinlik getiriyor. Dramatik doğal afetlerle uğraşırken ilave endişeye gerek yoktur.” sözleriyle süreci değerlendirdi.
Yeni Tarım Politikası Savaşı Başlıyor
Milletvekilleri, AB’nin tarım bütçesindeki yeşil önlemlerin en son geri alınmasının işe yarayıp yaramadığı konusunda bölünmüş olsa da hepsi bir konuda hemfikir: “Bu sadece başlangıçtı!”
Bloğun Avrupalı çiftçileri korumaya yönelik ana aracı olan mevcut Ortak Tarım Politikası’nın süresi 2027’de sona eriyor, dolayısıyla müstakbel milletvekilleri önümüzdeki altı yıllık bütçe döneminde OTP’nin şekline ilişkin pozisyonlarını belirlemeye başladılar. Bu dönemde Ukrayna’nın AB’ye muhtemel katılımının çok büyük etkileri olacaktır.
İklimden kaçış yok…
Değişken ve aşırı hava koşulları çiftçilere ve gıda üretimine giderek daha fazla zarar veriyor.
Akdeniz’de yıl boyunca yaşanan kuraklıklardan Polonya’daki geç donlara kadar iklim ve çevre gündemi AB’nin ve Dünyan’nın gündeminde uzun süre var olacağını gösteriyor. AB, net sera gazı emisyonlarını 2040 yılına kadar 1990 seviyelerine kıyasla yüzde 90 oranında azaltmaya çalışırken, çiftçi lobilerinin direnişine rağmen, tarım emisyonlarının eninde sonunda ele alınması gerekliliği ortaya çıkıyor.
EPP için çözüm, “tarımın yeniden merkeze yerleştirilmesi”nde – yani yeterliliklerin geri alınmasında veya ENVI ile “dengenin yeniden değerlendirilmesinde” ve “Avrupalı çiftçiler arasında güveni yeniden tesis edecek gerçek bir Çiftlik Anlaşması” yapılmasında yatmaktadır.
Lakin muhafazakar ve aşırı sağ partilerin daha güçlü bir şekilde temsil edildiği bir Parlamentonun, işleri her zamanki gibi korumak için tarıma ilişkin mevzuatı zayıflatmaya devam etmesi muhtemeldir.
Metehan PARS